Geçen gün Gaziantep’de çalışan yabancı uyruklu bir vatandaştan e-mail geldi, LG G3’üm bozuldu/brick oldu yardımcı olur musunuz diye. Sordum nasıl oldu bilgi verin biraz. Arkadaş telefonu yurtiçinde kullanabilmek için biliyorsunuz ya kayıt ettirecek, anavatanında aldığı bir telefon sonuçta, yabancı olduğu kayıt hakkı yok, ya da yerel bir telefoncuya gidip imei tamiri yaptıracak. Bu arada biliyorsunuz yabancı ülkelerden yurda giren telefonlarda kayıt şartı olan tek ülke Türkiye dünyada, o konuya değineceğiz. Götürmüş kapısında “Teknik Servis” yazan bir dükkana, ne bilsin adamcağız bu ibarelerin bizim ülkede ne ifade ettiğini, sanıyor ki içeride bu işten anlayan okumuş etmiş mühendisler, teknikerler var, e ibare onu gösteriyor. Vermiş telefonunu, ertesi gün almaya gittiğinde yurdumun sevgili yüce müslüman esnafı biz bunu yapamadık diye, üstelik çalışan telefonu ölü halde geri vermiş.. Artık anakrtını değiştirip bozuk halde mi geri verdiler (büyük ihtimal), yoksa deneme yaparken gerçekten mi bozdular bilinmez. Bilinmez ancak ülkemizde her gün bunun gibi olaylara yüzlerce kez rastlamak mümkün. Bir baltaya sap olamamış, okumamış etmemiş, genelde aile ve din terbiyesi görmemiş insanların ilk açtığı dükkan çünkü, “Telefoncu”, tam karşılığı “Telef Edici”.. En azında kontör satar günü kurtarırız mantığı, paraya sıkışan vatandaşın cep telefonunu 3 kuruşa alırız, 10 kuruşa satarız mantığı. Sıfır telefonların üzerindeki imei nolarını bir kenara kaydeder, aradan 2-3 ay geçince günü kurtarmak için yabancı bir telefona işleriz mantığı. Normalde 30 tl olan yedek parçayı 230 TL ye değiştiririz mantığı. Kısaca düzenbazlık. Kısaca kolay para, kısaca hak yeme, ne derseniz deyin artık. Türkiye’de telefon piyasası servis sağlayıcılar ve büyük mağazalardan sonra bunların elinde.
Bu tarz “telefoncu” lar her sokakta varlar, Türkiye’nin nerdeyse her sokağında, sayısını siz tahmin edin, sanırım kaba bir hesap ile 10.000 lerce. Peki genelde esnaf sınıfındaki her dükkanı denetleyen bir kurum olmasına rağmen bu dükkaları kim denetliyor sizce ? Hiç kimse.
Bu adamların bir de büyük olanları var, yurda her gün yüzlerce yasadışı telefon sokanlar. Para’ya para demeyenler. Piyasada Kore mali diye geçen, aslında replika olan, yani taklidinin birebir kopyası, iPhone ve Samsung taklitleri getirip satanlar. Telefonların maaliyetleri 50$, adamların müşteriye satış rakamları 400-800TL !! Markanın gerçek sahipleri kadar para kazanıyorlar bu arkadaşlar. Tabi bizim marka bağımlısı vatandaşımız da cebinden uzaktan bakınca iPhone’a, Samsung S6’ya benzeyen telefonu çıkarmanın, kulağına götürmenin, karizma olduğunu sanıyor ya. Adam’lık sanıyor ya.
Konuyu biraz dağıtalım. “Çin malı mı ? Dandiktir o alınmaz”. Büyük çoğunluğun, çocukluğundan beri inandığı dandik Çin malları artık kendi çaplarında birer dev marka olmuş durumdalar. Kısa zaman öncesine kadar büyük markaların telefonlarını fason üreten Çin’liler işi öyle güzel öğrendiler ki, son 2-3 senedir piyasaya 1. sınıf kalitede telefonlar sokmaya başladılar. Bizim dışımızda, “OKU”yan bir çok dünya vatandaşı bu markaların farkında. Bizim ülkemizde ise ne yazık ki kullanıcıların çok ufak bir yüzdesi bunun farkında. Geriye kalan büyük çoğunluk, ya 2000-4000TL ler harcayarak orjinal iPhone veya Samsung kullanıyor, ya bunların bahsettiğimiz “çakma”larını kullanıyor, ya da “Çin malı o yaramaz” diye nitelendirdikleri telefonları “Vestel Venüs”, “Turkcell T-xx”, “Casper Via”, “AVEA Touch”, “Vodafone Smart” vs vs markaları altında ortalama 1000TL altı ve üstü ödeyerek kullanıyorlar.
androidbrick’i takip eden okuyucular çok iyi bilirler bu markaların asıl orijinlerini. Servis sağlayıcıların sattıkları ürünlerin çoğu ZTE üretimidir, senelerin fasoncusu, son senelerde Nubia markası altında üst seviye telefonlar üreterek farkedilmeye başlandı. Örnek, çıplak fiyatı 899TL olan Turkcell T60, ZTE Blade S6’dır. Aynı şekilde AVEA Touch 6 da, Vodaphone Smart 6 da. ZTE Blade S6’nın yurtdışı liste fiyatı 150-200 $ arası, son kullanıcı fiyatı. Yurtdışı servis sağlayıcılar bu telefonu kullanıcılarına kontrat karşılığı bedava vermektedirler, bizim ülkemizdeki gibi “tarifeye ek” kazığı ile değil. Bir de bu telefonları 1000’li adetler halinde aldıklarını var sayarsak, yine kaba bir hesap ile 100$ civarında aldıklarını biliyoruz (aslında daha da düşük, dedim ya hesap kaba), devlete ödedikleri vergi ile 400TL’ye mal etseler, tam 2 katına da kullanıcıya tarifesiz, yaklaşık 3 katı fiyatına tarifeli satıyorlar. Bir de reklamlarda utanmadan “Biz Ürettik” ! diyorlar, sokaktaki insanın alınmaz diye damgaladığı ama aslında kaliteli olan Çin malını..
Casper Via, yurtdışında maksimum 200$ bulabileceğiniz modelleri, yine sanki kendileri üretmişler gibi, şaka yapar gibi, 1200-1300TL civarında satıyorlar.
Vestel Venüs, en acıklısı da bu, en düşük konfigirasyon, sözde yerli üretim, sözde gururumuz, dizilerde oyuncuların ellerine vererek reklam yaptıkları marka. 1GB ram ! Ayıptır ! Hedef kitle nasıl olsa büyük oranda telefonun özelliklerini bilmiyor diye, göstere göstere, 50$’lık, EVET 50$ lık telefonları, sıkı durun, 800-900TL den satıyorlar. Gururla YERSİZ..
Örnekleri çoğaltmak mümkün, kısaca yurtiçi her marka bunu yapıyor. Kısaca utanmadan tüm telefon kullananları salak yerine koyuyorlar. Hem devlet, hem de medya desteği ile üstelik. Bu markaların bir çok yerli medyada, senelerin internet sitelerinde (isimleri lazım değil zaten herkes biliyor), incelemeleri yapılıyor. Ve sözde kağıt üstünde gazeteci olan bu şahıslar, değiller ya, eğitimleri belli, yabancı dil seviyeleri belli, hepsi dünkü çocuk, Mesut bile dünkü çocuk daha, bu telefonları ballandıra ballandıra bitiremiyorlar. “800TL’ye bu telefon alınır”. Çünkü örnek gösterilen rakip markalar 1500-2000TL’den başlıyor, mantık bu. Ama alınır dediğin telefonun orjinali 300TL aslında. Nasıl olacak ? Neden bir tane Allah’ın kulu da çıkıp doğruları yazıp çizmiyor ?
Bahsettiğimiz Çin markaları aslında yavaş yavaş ülkeye girmeye başladılar. Ancak yine sadece ticari kaygılar ile, vatandaş yaralansın diye değil. Alternatif pazardan pay kapmak için. Halbuki bu telefonların en çekici olan kısmı fiyatları, birinci kalite ve aynı zamanda çok ucuz. Çin’de yeni çıkan bir marka var, LeTV, bir okuyucu bu ne BİM markası gibi demiş 🙂 Evet kulağa komik geliyor doğru. Adamlar Çin’nin medya servis sağlayıcıları, yani bir nevi Dijitürk’ü. Piyasada 2000-3000TL arasında satılan Snapdragon 810 işlemcili Sony Z3+, HTC M9 modellerinden hiç aşağı kalmayan ve hatta inanın daha kaliteli olan aynı altyapıya sahip modelini, üstelik 4GB Ram ve metal kompakt kasa ile 300$’a satıyorlar.. Stoklar anında tükeniyor tabiki. Bütün dünya kullanıcıları hızlı bir şekilde bu markalara kayıyorlar, biz hariç. YASAK !
Gelelim finale. Sevgili devletimiz. Tüm bunlar karşısında ne yapıyor. Yurtiçi piyasa bu kadar karışık, denetlemesiz, haksız, illegal kazançlar ile çalkalanırken, asıl görevi vatandaşının çıkarlarını ve haklarını korumak olan devlet, bizlere, son kullanıcılara, yurtdışından telefon almayı yasaklıyor. Dünya’da başka örneği yok. Yasak diyorum, demokrasi ile yönetiliyoruz halbuki. Diktatörlük ile yönetilen ülkelerde bile bu yasak yok. Demiyor ki sen al istediğin telefonu yurdışından, ancak vergisini alırım veya garantisine karışmam. Direkt yasaklıyor ! Neden ?
Hadi garanti diyelim, bizi düşünüyor ya kağıt üstünde. Yurtiçinde sözde garantili telefonların gerçekten garantileri var mı sanıyorsunuz ? Su geçirmez diye satılan Sony modelleri su alınca “kullanıcı hatası” deniyor. Güncelleme alırken yarıda kalıp kapanan ve açılmayan telefonlara da kullanıcı hatası (araya ankart parası sıkışmış, YALAN) deniyor, garantili telefonların istisnasız yazılımsal her sorunu yüzde 90 oranında kullanıcıya mal ediliyor ve tamir için para talep ediliyor.
Gelelim işin bilimsel kısmına, büyük üreticilerin bizlere yıllardır yalan söylediklerini zaten bir süre önce ortaya çıkardık, ego diyecek bazı okuyanlar ancak, ben bu gerçekleri ortaya çıkaranlar arasında ilklerdenim. “Unbrick” yazılarım dünya çapında okunuyor, insanlar sözde ölü/anakart değişimi telefonlarını kendileri, evlerinde geri getiriyorlar, servis yalanlarına madur kalmadan. Servis ağı derdi olmayan çoğu büyük Çin üreticisi telefonların “kurtarma” yazılımlarını internete koyuyorlar, çünkü aslında çoğu kişinin bildiklerinin aksine yeni nesil telefonlar yazılımsal olarak bozulmuyorlar, bozulamazlar, en fazla en yanlış işlemde komaya girerler, doğru bilgi ile de en fazla 10 dakikada geri gelirler, hangi anakart ?
Garanti sorununu çözmüş olduk, başka neden yasak ? Parasız kalmış, aç kalmış gururla yerli markalarımızın “biz dandik bir telefon toparladık, ancak bu kadar marka varken satamayız, 50$ lık telefona 800-900 TL diyemeyiz” diye ağladıkları için. Senelerin büyük toptancılarının bu ülkenin vatandaşlarını kazıklamaya doyamadıkları için. Özellikle telefonların “akıllandıktan” sonra, Facebook, Twitter gibi süper sosyal medya ağları sayesinde, herkesin cebine girmeye başlaması ile inanılmaz büyük bir pazar payına sahip oldukları için. Ortada bu kadar büyük bir RANT varken son kullanıcı kimsenin umrunda olmadığı için. Bu ülkenin vatandaşlarını çeyrek asırdır enayi gibi gören süper yöneticilerimiz olduğu için. Fakat en acıklısı ise, cep’lerindeki dünya dışında gerçek dünyanın farkında olmayan, inatla OKU’mayan, sosyal ağ bağımlısı olmuş bir milletin vatandaşları olduğumuz için YASAK !
Ben aslen İletişim Fakültesi/Gazetecilik mezunuyum. Bize okulda gazeteciğin ilkelerini öğrettiler. İlk ve asıl olan ilke, okuyucuya gerçeklerin çarpıtılmadan, objektif olarak, kararına etki etmiyecek şekilde anlatarak iletmek olduğu idi. Zaten bu anlamda gazetecilik tüm dünyada 4. Güç olarak adlandırılır, bilinir, uygulanır. İlk 3 neydi ? Hatırlayalım : Yasama, Yargı ve Yürütme. Bizim ülkemizde ise 4. güç nedir ? Yasama, yargı, yürütme ve YALAMA..